Cumartesi, Nisan 19

bundan beş yıl sonra..

19 nisan 2008;

bunda  bir yıl önce sadece üç ay 19 gündür seninle bu hayat dedikleri tesadüfler sisteminin farklı bir katmanında yaşıyorduk..

tam bir yıl önce hayatımda olmanın nefesimi kesen mutluluğu ile ellerimden kayıp gideceğin paranoyaları içinde cennetle cehennem arasında gelip gidiyordum ve bundan tam bir yıl sonra ise sadece cehennemimi yaşıyorum. Peki ya bundan  5 yıl sonra?

garip hisler var içimde ki bu hisler bana bundan ne 5 yıl ne de 10 yıl sonrasında birşeylerin değişmeyeceğini söylüyor..kim bilir? göreceğiz..

şu aralar sık sık dönüp bakıyorum da; ne kadar çok yanlış yapmışım...yanlış olduğunu bile bile..hata olduğunu bile bile..ama kızamıyorum kendime..sen gidiyordun ve ben ölüyordum. sonuçları ne olursa olsun denizin dibinde boğulmak üzereyken, yüzeyde hava değil de soluduğunda o an onu öldüreceğini bir zehir olduğunu bile bile suyun yüzeyine çıkmak için elinden geleni yapacak birisi gibi yaptım o hataları..bir daha yapar mıyım? korkarım ki hayır? korkarım bir daha seni bile sevemen bu kadar...

ama kim bilir belki bundan 5 yıl sonra 10 yıl sonra?? senin de giderken dediğin gibi, beni benim seni sevdiğim gibi birisi çıkar karşıma ve arkama dönüp de tebessüm ile anarım seni, senliğini, seninle olan benliğimi..kimbilir..kimbilir ??

bazen düşüncelerim düşlerim sakinlediğinde temize çekiyorum kendimi, diyorum ki aslında o kısacık
364 gün boyunca sen hep gidiyordun ve ben bunu hep biliyordum. nereye gideceğini bilmediğin o nadir zamanlarda bir peçeteye benim için iki kelime karaladığında ya da çocuk'u yazdığında mutluluktan aklım yüreğime karışırdı da yazılanı bile tam anlayamazdım. aklım gözlerimin mutluluk yaşına dolardı..şimdi tekrar okuduğumda anlıyorum ancak ve diyorum ki o kadar korkmasaydım.. daha az sevseydim daha az nefessiz kalsaydım belki daha farklı olursu..sonra diyorum ki kandırma kendini sevmek olsaydı aslolan hiç bir şey neden, sebep olamazdı gidişine, ben bile... sadece senden başka..

dönüp dönüp başa gelen bir hikaye işte benimkisi..eskimeyen ama tozlanan, tek bi kelime ile tozlarından arınan ve dipdiri yüreğime oturan...

hesaplaşmayı bıraktığımda bu soru düşüyor aklıma; peki ya seni benim sevdiğim gibi kimse sevecek mi çocuk? bundan 5 yıl 10 yıl sonra?

özlemimle..