Perşembe, Nisan 28

o kadar güçlü ki nefret denilen şey
hiç bir "zaman" yetmiyor  hafifletmeye


o kadar güçlü ki nefretiM denilen şey
kelimelerimin bile canını alıyor
dökülmüyor

en iyisi az bilmek be arkadaş..
hatta görmemek, bilmemek
hatta zamanı geri alabilmek,
ama ne yaparsın,
"Ne kadar tıkasan kulaklarını,
Duymamaya çalışsan
Göğsünde bir titreşimdir konuşmaları."

Pazartesi, Nisan 25

rüya'm

şimdi sen uyuyorsun, bense saatlerdir yastıktaki sen'imi izliyorum.. saçlarında parmaklarımla gezindiğim, senin gizlediğin ama benim hep bildiğim sen'im.. usulca siliyorum savaş boyalarını yüzünden, maskeni çıkarıyorum daha bir hafifliyorsun yastığının mavisinde..tenine misafir uykunun kokusunu seviyorum oracıkta. yanağına dokunuyorum, ben'imi hissedersin belki diye ama sen uyanıyorsun ve ben uyanıyorum.



Çarşamba, Nisan 20

sarı ışık

yağmurlu bir sabaha uyanmak,
sıcak yatağından serin odaya geçerken sabahı hissetmek
ve şımarık kediler gibi pufidik ceketine sarınmak..
sonra koltuğa oturup kocaman pencereden şehri izlemek..sonra sessizlik
yağmurla birlikte hızlanan düşünceler, 
yağmur cama vurdukça sesleri duyulabilen düşünceler..
kapanan gözler..
daha çok gömüldüğüm koltuğum ve kucakladığım kollarım..sonra derinleşen
öyle bir yayılıyor ki ana, sanki zamanın ta kendisi 
sen hiç olmamışsın ya da ben şu an, hayat şu an var olmuş gibi

sonra geceden açık unutulmuş masa lambası
yağmurlu sabahın tek rengi sanki
gece ile gündüzü bağlayan
gerçek ile hayali
beni sana bağlayan
hep o sarı ışık.

Salı, Nisan 12

an; eşlenik

- neredesin? dedi.

gerçekten nerede olduğumu mu merak etti, yoksa orada olduğunu mu belirtmek istedi anlamadım.
birincisi de ikincisi de bencileyin önemsiz, hatta aynı, orada değilsem.
birincisi de ikincisi de sencileyin önemli, çok farklı, burada değilsen.
merak işte.
sonra..çok az zaman sonra kendi kendime sordum:
-neredeyim ben?
bu soruyu bir yerde olmak istediğim/dilediğim  için mi yoksa gerçekten merak ettiğim için mi sorduğuma karar veremedim
birincisi, bencileyin de sencileyin de önemsiz; soruyu kendi kendime sorduğum için.
ikincisi   -de-   bencileyin ve sencileyin önemsiz; soruyu kendi kendime sordurttuğun için.
en basiti böyle.

Pazar, Nisan 10

düşündüm de Ömrden haklı


çabuk git çabuk gel..bizi de çooook özle çocuk :)

büyük saat

neden bilinmez
alırsın yarı tuğla gibi kitabını
sarılırsın yatağa giderken
okumadan kaparsın gözlerini
içindeki dizeler 
geçer gider gözlerinin önünden
bilirsin nerede ne diyor kime diyor
uyursun sonra
büyük saat akmaya devam etmektedir
uyku sürer
tüm saat kuleleri
yanlış da gösterse zamanı
bilirsin biri var bir yerde
saatin kaç olduğunu saklayan