Salı, Ağustos 6

gönül gözüm

artık daha az geliyorsun aklıma, hatta ara sıra desem yeridir; ama o ara sıra aklıma gelişlerinde anlıyorum ki akla gelmek ayrı bir parça olmak ayrı... nefes aldığını düşünmez ya insan ama alır ve devam eder yaşamaya işte öyle bir şey..ve yine nefes aldığını düşündüğünde bozulur ya insanın hayatı işte öyle ritmimi bozuyor aklıma gelişlerin... iyi - kötü bir düzende giden günlerimin tepetaklak gelmesi demek aklıma gelişlerin, sahip olduğum her şeyi bırakıp gitmek demek..ama gitmiyorum, kalıyorum. ağaç gibi yıllar geçtikçe bir katman kabuk kapladım üzerine, bir sonraki yıl bir tane daha, sonra bir tane daha.. gelecek yıl yine bir tane daha..
kabullendim artık gövdemin bir parçası olduğunu ve yüzeye çıkamayacağını..kalsam da kaçsam da, nefes alsam da hatta almasam da..kendimce cevap arıyorum başka bir köşe de artık "yitik" bir hayat için mi yoksa sadece "başka" bir yaşam için mi oynuyorum ve aklıma gelmediğin anlar bütününe uyanıyorum her sabah?? sorularım, soru işaretlerim..cevaplarım olsaydı fena olmazdı hani..

geçenlerden bir resmini gördüm rastgele, sırtını bir ağaca yaslamışsın ve poz vermekten çok uzakta objektife konuşuyorsun sessizce..hüzünlü bir huzurdu sanki gözlerindeki, bir koşuşturmacadan kaostan, hatta belki kendinden yorulmuş bir adamın hayatından saklanmış olmanın verdiği hüzünlü bir huzur...
bu bencesi tabi ki,  benim gözümden sen..aslında hiç bir zaman sen olmayan sen. eminim aslı çoook farklıdır, rastgele bakmışsındır kameraya ben yazmışımdır da yazmışımdır altına yok hüzündü yok huzurdu diye..

kendi gözünden - gönlünden görmesin insan..hayat zor!