
yine bir salı günü,yine yorgun ve hatta yine argın..yine bir iş çıkışı - derse yetişme koşusunda, yine servis konforundan vazgeçip Üsküdara attım kendimi... onca
'yine' yi arka arkaya sıralarken fark eyledim ki yine kaybettim zaman algımı...ne o yerinde duruyor ne ben...nicedir buluşamıyoruz diye sonunda bir oyuna başladık kendisiyle..oyun o ya zaman ben bir yerden ikinci kez geçene kadar hayatımda değişenlermiş.. ben de şehirde bir yere ebe köşesi koyuyorum ve bir sonra o noktadan geçişimde sobe yapıp yakalıyorum zamanı...saçma mı? o zaman sen hiç kapı pervazına boyunu işaretlemedin demek, bilmem ne kadar zaman sonra tekrar bakıp da sevinmedin farkında olmadın ne kadar boy attığına..o misal benim de ebe köşemi sobeleyişim; neler değişmiş, kimler gelmiş, kimler gitmiş kimlerse hiç gelmemiş başım göğe ermiş mi diye bakkal hesabımı yapışım...
hesap hitap bana kalsın, bir sonraki sobeyi düşünerekten bindim Kabataş vapura..hanım kızlar içeri otursun ben soğuk falan dinlemez çıkarım üst kata.. hatta şanslıysam kimsecikler de çıkmaz yanıma, bir ben bir de aşık olduğum şehir kalırız diz dize...
zamanı alt etmişliğin yalan eminliği ile takarım kulaklığımı..çalan şarkı pek mi tanıdık ne?
Model - Pembe Mezarlık. Daha bir kaç ay önce deli gibi dinliyordum şimdi gitmiş olan kişiyle ama şimdi bakınca sanki yüzyıl geçmiş hatta hiç o şarkı dinlenmemiş gibi..sen de amma oyunbozan çıktın be zaman.küs!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder