
iki yıl önce kendimi de alıp gittiğim Londra'da, yılın her günü film festivali tadında olan, 1.50 pounda süper filmler izlediğim Prince Charles sinemasında, takvim tesadüfen 14 Şubatı gösterirken izlemiştim bu filmi. her nerede ne ödül almış umurumda değil ama benden "tatlı bir film" ödülünü aldı..hayatın ta kendisinden başka hiç bir olağan üstülüğü olmayan, sakin ama akan,izleyen herkesten de bir parça sakladığı ama hepimizden ezber ettiğimiz tüm mümkün senaryolardan ve sonlardan farklı oluşuyla ayrılan, aslında bir sonu olmayan ve en çok da bu sonu olmayışıyla hayattan bir kare olarak bulduğum film. iki insan arasında bugüne kadar kalıplara oturttuğumuz sıfatlarla kundak ettiğimiz ilişkilerden farklı kurulan bir ilişki, bir bağ...en çok da farklı bir sevgi. hayatlarımıza dahil ettiğimiz insanlara arkadaş/sevgili/düşman.. gibi türü ve derecesi bakımından farklı sıfatlar gerektiren sevgiler değil de aslında en temelde "insan sevmek/ memek " konusunda başlamış ama pek de bir yere varamamış sohbetlerimiz için çekilmiş sanki..
uzun lafın kısası gülümseyerek çıkmıştım salondan ve uzun uzun yürümüştüm sokaklarda..darısı izleyecek olanların da başına:)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder