uyku yok bu gece,
arkası yazılı küçük takvim yapraklarına bakmadan güneşin saat kaçta doğduğunu öğreneceğim. bana en çok huzur veren ahenk olan sabah ezanını dinleyeceğim, uykumla savaşmadan ve yenik düşmeden, çöp arabalarını bekleyeceğim..
hani hep benden daha önce uyanmış giyinmiş duş almış..kısacası beni alelacele koşuşturmasına katarsın ya şehir, sana inat bu gece uyandığında ben ayakta olacağım. bu sefer misafir olan sen olacaksın ve "saatin kaç olduğunu biliyor musun?" deme zevki de benim olacak..hatta diyeceğim ki sana " sen uyurken ben seni izledim,boğazı değil de boğazdan şehre aşık oldum. Kız kulesine selam durdum..cihangir ile hasret giderdik, ya sonra bir de asmalı.." sana daha önce ne kadar güzel olduğunu söyleyen olmuş muydu?
Ya uykunda sayıkladığını biliyor musun? Saat 4 civarıydı, bir mutfak muhabbetine rastladım su sebiline giden yolda..uyku mahmuru tüm bilinçaltları üst olmuş durumda, ben sordum sen söyledin, hatta inanmazsın sen sordun ben söyledim. eskileri anlattın bir kaldırım kenarında yaşlı bir amcayla ve küfür ettin bir hayat kadının nasır dudaklarında..yalanlar söyledik bol bol..hatırlıyor musun?
bunca hareket için de kabus da gördün ve sıçradın. Hisar'da ki o trafik kazası, ölen var mı?
anlamıyorum nasıl bir yosmasın şehir sen... gecenin karanlığı üzerine çökünce nasılda masumlaşıyorsun, izlemeye doyum olmuyor, gün ışığında üşüttüklerini unutup üstünü örtesim geliyor..ağzının kırmızı boyası yastığa değiyor ve kan olup akıyor arka sokaklarda; gözünün simli farı süslüyor eğlenceleri..yine de güzelsin be şehir..uyan hadi sana anlatacaklarım var.
05.20
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder