Cuma, Haziran 11

anlayana aşk olsun


bir soru var içinde yaşadığım.rotası çizilmiş bir hayatı mı kovalıyorum yoksa bir yelken misali istediğim rüzgardan mı rota alıyorum??

çok basit bir ikilem gibi geliyor kulağa ne de olsa çok yazılıyor çok çiziliyor hakkında sonunda tavuk mu yumurtadan yumurta mı tavuktan muhabbetine başlanıyor farkındayım ama umurumda değil aslında ben de yazıyorum.. hakkında ne kadar söz söylendiği değil eğer ben de aynı soru işaretini yaşıyorsam.

bir an var ki zaman duruyor ve sanki işitilebilecek kadar gerçek olan ama uzandığımda dediğin sınırına dokunduğumu hissettiğim, hani yüksek binaların ardında bir deniz olabileceğine gözün ile göremediğin için ihtimal vermediğin ama kokusu geldiği için de varlığını reddedemediğin ve çoğu dünya vatandaşının genetiğinde taşıdığı korkaklık geni yüzünden benimde duymazdan geldiğim ama haklı olduğunu bildiğim, yetmezmiş gibi zaman içinde de yaşayarak haklı olduğunu gördüğüm bir ses.. hatırlarsın okul sıralarında kopya çektiğin günleri.. sınavdasındır, sorunun cevabını bilirsin ama yanındaki arkadaşının yazdığını yazarsın yine de..bile bile..

hani şu satırları yazarken dahi aklımın kıvrımlarında köşe kapmaca oynayan düşünceler hakkında içimden gelen sesi dinlemeye, -doğru olduğunu bildiğim- kendi cevabı cesaretim yok. öğretilmiş -meli -malı ve olması gereken bu mantık yasasının önünde boynu kuldan ince sade aykırı olamayan bir vatandaş olduğum için... ve hayatta kopya çekerek yaşadıpım(ız) için..

ne olur o sesi dinlesem? uçuk gibi görünen, mantıksız gibi görünen ama içimden kulağıma fısıldayan ses..nasıl görünürse görünsün, ne olmuş olursa olsun oyun daha bitmedi diyen o ses..oyunun bitmesi gereğine karşı gelen ses..

işte bu noktada soruyorum kendime birbirimizden çektiğimiz kopyalara dayanan bir sistemin bize çizdiği rotayı mı takip ediyoruz yoksa içimizden esen bir samyeline kaptırıp yelkeni istediğimiz yöne mi akıyoruz??

1 yorum: