Pazartesi, Ekim 11

yurt antropolojisi

Yurt: tekdüzeleştirilmiş hayat envanterleri topluluğu
Yurt ahalisi: tekdüzeleştirilmiş hayat envanterleri sahibi

Ah yurt ah..

Şu tekdüze hayat envanterleri arasında kendimizi unutmamak için kimliklerimize dört elle sarılmamızı sağlıyorsun. yoksa iki kolu iki bacağı olan insanlar değil de bir yatağı bir dolabı olan kayıplar olmak var işin sonunda..rengini kaybetme korkusuyla her birimizin sarıldığı bir simge var yanında yöresinde işte benimki de

Il Bacio..


baş ucuma astığım bu posteri gören, beni az çok tanıyan herkes anlar yatağın kime ait olduğunu..:)

bense her sabah uyandığımda kim olduğumu hatırlıyorum.. her mevsimin benim için eylül oluşunu ve benim hüzünlü eylüller içinde aradığım sıcaklığı..zayıflık diye itip kakmaktan vazgeçip de kucakladığım duygusallığımı..

ben de durum böyleyken her gece "mantık" uyur odanın diğer köşesinde..mantık ile "duygu" yurt yönetmeliğince görmezden gelirler birbirlerini..her ne kadar görmezden gelseler de sandıklarından çok şey söyleyebilir birbiri hakkında aynı havayı soluyan iki kişi..çatışırlar, savaşırlar hatta anlayamazlar bazı bazı birbirlerini... birinin erdem saydığı diğeri için zayıflıktır, biraz da aptallık; birinin "ipleri elimden bırakmam" cılığı da diğeri için ipleri gevşetirsen ne yapacağını bilmemenin korkaklığı..

öyle yada böyle zıt kutupların da karışır renkleri birbirine..en katı mantık bile biraz pembeleşir, biraz ve aşkı tanımlar bulu kendini;

"Love is... sharing an umbrella and praying the rain would never end."
(bence başlangıç için hiç de fena değil sayın bayan mantık:))

peki ya duygusala ne olur mantıkla aynı odada?

Duygusal da iç sesine tıkar kulaklarını ve kendi sesini duyar zamanla
" maybe I better let him go.."

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder