Pazar, Haziran 6

başka başka zaman vatandaşlıkları

zaman diye bir şey yok dedi senem, zaman sadece bir an.. senin zaman sandığın ise ardı ardına dizili anlar ki hepsi birbirinden bağımsız ama hatırında bir zincir kuran parçalar ...ki değil mi o zinciri nasıl bağladığın senin hayatın olan..

Evvel evvel zaman önce daha facebook keşfedilmemiş google arama motoru hayatlarımızı mekanikleştirmemişken, bu gün ancak efsane diyebileceğimiz aşklar hala yaşanabiliyor ve bir insan bir diğerine üç haftadan fazla yazabiliyorken(!), teknolojinin nimetlerinden yoksun şanslı insanların birbirine mektup yazdığı ve mektup yazarken kendine bulandığı, derinine daldığı...mektup postacıya emanet iken geçen sürede alıcı adresinde oturanın hayaller büyüttüğü o zamanlar.. .dönüp baktığımda insanların zurnanın zırt dediğimi google layamadığı, dünyaların iki click ten büyük olduğu, bilmek için çaba gerektiği, insanların teknolojiden yoksun olduğu için şanssız sayıldığı zamanlar..

bugün, biz , şanslı dünyanın şansız insanları, teknolojinin zengini ama zamandan yoksun, hayattan yoksuluz...tanışıklıklarımız facebooksal ve sıktığımız bir ele dair hatırı sayılır şey öğrenmek bir kaç dakika , öz geçmişlein fotoğraf albümlerinde "next" lendiği üç beş küçük dakika...

bu kadar çok şey bilmek istiyor muyum kimse hakkında? bu kadar az ve zahmetsiz zamanda??

istemiyorum sanırım, "ulaşılamayan"ı kıymetli sayan doğamıza inat, bir insana bu kadar kolay ulaşmak tanışıklıkların büyüsünü bozuyor. serada hızla büyütülen tatsız sebzeler misali yavan oluyor ilişkiler...tanımamaktan, bilmemekten değil, çeyrek asra yayılsa yeri olacak bir tanışıklığı dakikalara sıkıştırdığımız , karasularımızda bir misafire yer açacak zaman bulamadığımızdan belki de yarını olabilecek hayatlar ilk dar boğaz da "remove from frends" ile sona eriyor... ya da profil sayfasına yansıtamayacağın bir yanını sevebilecekken birisin -diyelim çatalı nasıl tuttuğunu ya da duştan çıktıktan sonra büründüğü o yumuşak duyguyu- arkadaş listesini yeteri kadar kalabalık bulmadığımız için es geçiyoruz...

bahsettiğim o evvel evvel zaman öncede yaşan, yaşam saatinin tik-takları birbirine dolaşmış, ki nihayetinde kendine dolaşıp da düğüm olmuş bu sevgili arkadaşım, son arananlar listesinde "hayatım/ aşkım/ balım/ böreğim..vs" isimleri sabit ama numarası değişken olan bir başka sevgili arkadaşımla oturmuş aşklardan yana dem vuruyor..'bugün'ün vatandaşı sevgili arkadaşım diyor ki ; " tam üç hafta yazdım o çocuğa , üç hafta" bir gülme tutuyor 'evvel evvel zaman önce' nin vatandaşı arkadaşımı, "vah be üç hafta mı.."
e bir gülme alıyor haliyle muhabbeti...vah bee üç hafta demek helal olsun...

aradığını bir türlü bulamama, her şeyden kolayca geçme, tabiri yerindeyse 'önümüzdeki maçlara bakacağız' cılık salgını var ya bugünün vatandaşları arasında.. gerçekten ne aradığımızı mı yoksa ne aradığımız oluşturan o "an" lar zincirlerini kuracak fırsat mı bulamıyoruz ...devam eden maçlardan daha sahaya çıkmadan kaçıp da önümüzdeki maçlara baktığımız için?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder